YUNAN AYAKLANMASI SIRASINDA GİRİT RESMO’DA MÜSADERE VE MÜZAYEDELERE
DAİR BİR İNCELEME*
A. Nükhet ADIYEKE
Nuri ADIYEKE
ABSTRACT
The purpose of this study is to demonstrate
that the confiscations to those participated in the Greek Rebellion were by no
means limited in Candia and Chania regions but extensively occurred in Rethimno
as well. This study accordingly evaluates the testimony of those Rethimno
confiscation register books from the Prime Ministry’s Ottoman Archive and
Rethimno kadi records. We argue that confiscation and auction practices
following the uprising have led to substantial change of in the ownership of
goods and properties in Rethimno. Therefore, a number of real estates in the districts
and the centre have passed into the hands of Muslims.
Ülkemizde 19. yüzyıl Osmanlı
tarihi alanında araştırma yapan akademisyenlerin önemli bir kısmı bu dönemdeki
tüm dış politika ilişkilerini Osmanlı bürokrasi/diplomasi metinlerinin diliyle
anlatmaya eğilimlidirler. Bunun birkaç istisnası olmakla birlikte Osmanlı
belgelerinin söylemine yansıyan devletin resmi ideolojisi bu tarihçilerin
çalışmalarıyla ve eserleriyle 21. yüzyıla taşınmış gibidir. 19. yüzyılda
özellikle imparatorluğun Balkan coğrafyasında uluslaşma sürecine paralel
çatışmalar yaşanmıştır[1]. Bu
olaylar Osmanlı merkez teşkilatının gözünde “isyan”, çatışmaları yaratanlar ise
“asiler”dir[2]. Bu bakış açısının bir
sonucu olarak da eğer çatışma Osmanlı askeri kuvvetleri tarafından bastırılır
ve “asiler” yakalanırsa cezalandırılmaları gereklidir.
Bu sürecin bir parçası olan ve 1821’de
Mora’da başlayan Yunan hareketinin[3]
kıvılcımları kısa sürede başta Adalar olmak üzere Osmanlı İmparatorluğu’nda Rum
nüfusun yaşadığı birçok coğrafyayı sardı[4]. Osmanlı
merkezi yönetiminin “isyan” olarak değerlendirdiği bu kalkışma farklı
dönemlerle ve aralıklarla 1829’a kadar sürdü. Daha ilk evresinde 1821-1824
yıllarında özellikle Batı Anadolu ve Adalarda gerçekleştirilen askeri harekatla
kısmen bastırıldıktan sonra sıra “isyana katılanların” cezalandırılmasına
geldi.
Bu kalkışmaya dahil olan
coğrafyalarda Osmanlı merkezi yönetiminin isyancılara uyguladığı cezalardan
biri de “müsadere”dir[5].
Arapça bir kelime olan müsadere, ortaya çıkan zararın karşılanması amacıyla
zarara doğrudan ya da dolaylı olarak yol açanların mal ve eşyasına el konulması
anlamına gelir[6]. Özellikle eşkıyalık ve
asilik nedeniyle idam edilenlerle firarda ya da sürgünde ölenlerin malları
İslam hukukuna göre müsadere edilir[7]. Müsadere,
yukarıda adı geçen kişilerin tüm mallarını kapsar. Ancak burada şahsilik ilkesi
uygulanır. Suçlunun eşine, çocuklarına ve diğer mirasçılarına ait olan mallar
müsadere edilmez. Suçlunun yalnız kendi malı olan menkul ve gayrı menkuller ile
alacakları müsadereye dahildir[8].
Çoğunlukla Osmanlı merkezi
sistemi içinde kul kökenli yöneticilere uygulanan müsadere yöntemi ender olarak
belli dönemlerde belli guruplara da uygulanmıştır[9].
Bunlardan biri de 1821’de başlayan Yunan Ayaklanması’nın etkilediği
kitlelerdir. 1821’deki ilk kalkışmanın hemen ardından Batı Anadolu, İstanbul ve
Adalar’da yaşayan gayrimüslim reayadan ayaklanmaya katılanlara bir cezalandırma
yöntemi olarak müsadere uygulanmıştır. Ahmed Cevdet Paşa gerek Mora’da, gerekse
diğer yerlerde itaat etmeyen, Müslümanlar aleyhine ayaklanan reayanın katl,
esir, köle edilmesi ve mallarının Müslüman askerleri tarafından ganimet
olunmasını ilan eden fermanın 24 Recep 1236 (27 Nisan 1821)’da ilan edildiğini
bildirmektedir[10].
Buradan hareketle Batı Anadolu ve
Adalar’a el konulan malların tespiti için merkezden özel görevliler ve
yazıcılar gönderildi[11].
Görevliler el konulan malların kayıt işlemini gerçekleştirdikten sonra el
konulan malların bir kısmı taliplerine satıldı. Bir kısmı ise “canib-i miriden
zapt edilerek” iltizama verildi. Satışlar Anadolu’da ve Adalar’da birkaç yıl
sürdü.
Batı Anadolu’da gerçekleştirilen
el koyma işlemine ilişkin bilgileri M. Kütükoğlu “Yunan İsyanı Sırasında
Anadolu ve Adalar Rumları’nın Tutumları ve Sonuçları” adlı çalışmasında
aktarmaktadır. Buna göre müsadere işlemi İzmir, Kuşadası ve Ayvalık’ta isyana
katılan Rumlar’ın mallarına uygulanmıştır. Ayvalık ve civarında Rumlara ait bir
milyonu aşkın zeytin ağacına el konulmuştur. İzmir’de ise mallarına el konulan
Rum tüccarların Avrupalı tüccarlardan alacakları da hazine adına tahsil
edilmiştir[12]. Yine bu bölgede el
konulan malların taliplerine satıldığı da anlaşılmaktadır[13].
Müsadere işleminin Adalar’da
gerçekleştirildiğine dair ilk örnek Filiz Yaşar’ın “Yunan Bağımsızlık
Savaşı’nda Sakız Adası” adlı çalışmasında yer almıştır[14].
Sakız’da “Müslümanların mallarına kesinlikle dokunulmaması, uygulamanın sadece
ayaklanmaya katılmış gayrimüslimleri kapsadığını” [15] düşündürmektedir.
Diğer yandan burada Latinlerin de ayaklanmaya katıldığı ve mallarının müsadere
edildiği anlaşılmaktadır[16].
Kaynaklar
Müsadere işleminin Yunan
hareketinin ilk raunduna katılan Girit’teki uygulamasına dair ilk örnek Vasilis
Dimitriadis’in “o Kodikas ton Tision” başlığıyla tıpkıbasım olarak yayınladığı
kayıtlardır[17]. Bu çalışmada ayaklanmaya
katılan reayanın firari olanlarıyla çatışmalarda mirasçı bırakmaksızın
ölenlerin el konulan mallarının dökümü yapılmıştır[18].
İraklion’daki Vikelea Kütüphanesi’nde, Kandiye şer’iye sicilleri arasında
bulunan müsadere defterine dayanarak yapılan bu çalışmada, müsadere
kayıtlarının yanı sıra ayaklanmaya katılanlardan mirasçıları hayatta olanlara
mallarının geri verildiğine dair bilgiler de yer almıştır[19].
Buna göre Kandiye ve kazalarında toplam 4.429 kişi ayaklanmaya katılmış[20] ve
bunların toplam 4.053 adet mallarına el konulmuştur[21]. Kandiye’nin
yanı sıra yaptığımız araştırmalarda müsaderenin Hanya[22] ve
Resmo’da da uygulandığını tespit ettik.
Resmo sancağı müsaderelerini esas
alan bu çalışma, öncelikle Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde ML. VRD. TMT tasnifi
içinde yer alan 16198 numaralı Resmo müsadere defterinin gün ışığına çıkmasıyla
oluşmuştur. Bunun yanında 1821-1831 yıllarına ait Resmo şeriye sicilleri ile
BOA. D. BŞM. MHF. (d-1336-969) tasnifinde yer alan müzayede kayıtları, Resmo’da
müsadere uygulamasını tespite olanak sağlayan bulguları bize ayrıntılı olarak
sunmuştur.
Resmo’da müsadere uygulamasının
ayrıntılarını elde ettiğimiz kaynakların ilki (ML. VRD. TMT no.16198) temettuat
tasnifi içinde yer almasına karşın temettuat defteri değil müsadere defteridir.
Ancak kişilerin el konulan mallarının yazım formatı, temettuat kayıtlarının
formatına çok benzediğinden yanlışlıkla bu tasnif içine konulmuş olmalıdır[23].
Defterin başlangıcında “Resmo sancağı kurasından hengâm-ı muharebede firar eden
ve halik olan bila-varis reayanın canib-i miriye aid eşcar ve hanat ve arazi ve
sair emlaklerinin mikdarını mübeyyin müfredat defteridir” açıklaması yer alır[24].
Ancak defterin herhangi bir yerinde tarih bulunmamaktadır. Defterde Resmo
kazası ile Milopotamu, Ayavasil ve Amariye kazalarına bağlı köyler sırayla
yazılmış ve bu köylerden ayaklanmaya katılanların isimleri, durumları ile
mallarının dökümleri kaydedilmiştir. Defterin sonunda yer alan bilgi notunda bu
kayıtların daha önce de gönderildiği, ancak önceki defterde mirasçıları olanlar
belirtilmediği için yeniden düzenlendiği aktarılmaktadır. Yeniden yapılan bu
düzenleme ile mirasçısı olanlar listeden çıkarılmıştır[25].
Yukarıda anılan defterin Kasım
1826 tarihli bir kopyası da Kamil Kepeci tasnifinde bulunmaktadır (KK. d. 5872).
Defterin başındaki açıklama kısmı yukarıdaki defter ile hemen hemen aynıdır (s.
2). Defterin sonunda ise bu defterin “hengam-ı muharebede ehl-i islamın ve
bila-varis kafirlerin mahlul olan eşcar ve arazi ve emlak-ı saireleri” olduğu
kaydı yer almaktadır. Ancak yapılan incelemede Resmo kentinde ve bağlı
bölgelerinde bila varis vefat eden Müslüman bulunmadığı için sadece bila-varis
firari ve ölmüş Rumların mallarının yazılı olduğu belirtilmiş ve defterin sonu,
Resmo Muhafızı Mehmed Sohrab Paşa, Resmo
Kadısı İbrahim Ethem, yazım görevlisi eski Haremeyn naibi Seyyid Mehmed Raşid
Beğ ve muhasebe görevlisi katib Mehmed Emin Beğ tarafından mühürlenmiştir[26].
Bu iki müsadere defteri Resmo
kent merkezini içermemektedir. Kent merkezine ait müsadere bilgilerini ise yine
Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde D. BŞM. MHF tasnifi içinde yer alan d-1336-969
numaralı defterden elde etmekteyiz. Bu defter de esas olarak eski Resmo
muhafızı Osman Paşa ile Resmo’da ayaklanmayı bastırmakla görevli Osmanlı
ordusunun hesap defteridir. Defterde ordunun gelirleri ve giderleri
kaydedilmiştir.
Gelir kalemi içinde önemli bir
bölümü Resmo’da müsadere edilen malların satışı oluşturmaktadır. Harcama kalemi
içinde ise askerlerin mutfak ve silah giderleri önemli bir yer tutmaktadır.
Ancak biz bu defterin özellikle müsadere edilen malların satışı kısmı ile
ilgili verilerine yoğunlaştık. Buradan da Resmo kaza merkezi ile bağlı köylerde
el konulan malları tespit ettik. Defterdeki satış kayıtlarının bulunduğu kısım
“Resmo kalesi derununda isyan eden gâvurların menazil ve dekakin ve eşya-yı
sairelerinden bi’l-iktiza füruht olunarak esmanı umur-u seferiyeye sarf olunmuş
olan” cümleleriyle başlamaktadır[27]. On
iki sayfadan oluşan defterin ilk bölümünde (ss. 2-4) Osman Paşa zamanında
yapılan satışlar ile bunların nerelere sarf olunduğu, s.10’da yine Osman Paşa
zamanında yapılan ancak nerelere sarf olunduğu bilinmeyen satışlar ile ss.
10-12’de yeni Resmo muhafızı Mehmed Sohrap Paşa zamanında yapılan satışlar yer
almaktadır. Adı geçen defterde el konulan kıymetler arasında eşyalar, sermaye
akçeleri ile alacaklar da yer almaktadır[28].
Çalışmada yararlandığımız
kaynakların üçüncü ayağını Resmo şeriye sicilleri oluşturmaktadır. Bunlardan
415 numaralı sicilin ss. 395-422 arasında başı ve sonu eksik müsadere kayıtları
bulunmaktadır. Bu müsadere kayıtları ML. VRD. TMT 16198 ile paraleldir. Ancak
buradaki kayıtlarda her kazada varisi olmayan kişilere ait bilgiler
sıralandıktan sonra hemen ardından bu kazada varisi bulunanlar ve malları iade
edilenler de listelenmiştir. Resmo şeriye sicillerinden 68 ve 253 numaralı
defterler ise Resmo kaza merkezindeki müzayedelerin kayıtlarını içermektedir.
Bunlardan 68 numaralı sicilin ilk kırk dört sayfası tamamen bu satışlara
ayrılmıştır. 253 numaralı sicilde ise s. 124 ile s. 138 arasında müzayede
kayıtları diğer hükümlerle birlikte karışık olarak yer almaktadır. Bu müzayede
kayıtlarının sicillere girmesi ise oldukça ilgi çekicidir. Girit valiliğinden 2
Aralık 1830 tarihiyle yazılan emirde Resmo’da şimdiye kadar el konulan mallardan
taliplerine satılanlarının bildirilmesi istenmiştir. Aynı emirde şimdiye kadar
yapılan satışlar sicile kaydedilmemişse müşterilerin kadı mahkemesine
çağrılarak ellerindeki belgelerin denetlenmesi ve sicile işlenmesi isteği de
yer almıştır[29]. Böylece satışlar bu emir
üzerine sicile yazılmıştır. Resmo şeriye sicillerindeki bu müzayede kayıtları
da BOA. D. BŞM. MHF. d-1336-969 ile paraleldir.
Gerek Resmo şeriye
sicillerindeki, gerekse D. BŞM. MHF. d-1336-969’deki müzayede kayıtlarından
Resmo kaza merkezinde mallarına el konulan kişilere ait kayıtları da böylece
tespit etmemiz mümkün olmuştur.
Elimizdeki kaynaklarda gerek
müsadere kayıtları, gerekse el konulan malların satışına ilişkin kayıtlar
standart bir formatta yazılmış değildir. Biz bu çalışmada tüm bu kayıtları
standart hale getirmeye çalıştık. Bu da karşımıza birçok sorun çıkardı.
Özellikle el konulan malların dökümünü yapmakta oldukça zorlandık. Çünkü bazı
kayıtlarda mallar ayrıntılı olarak yazılırken bazılarında toplu olarak yazılmış
ve “tüm malları” biçiminde ifadeler kullanılmıştır. Yine bazı kayıtlarda bir
kişiye ait malların dökümü açık olarak belirtilirken, bazılarında birkaç
kişinin malı birlikte yazılmıştır.
Kayıtlarda zaman zaman eksiklerle
de karşılaşmaktayız. Bazen el konulan malın kime ait olduğu, bazen kime
satıldığı, bazen de mahallesi ya da satış tarihinin yazılmadığı görülmektedir.
Kayıtlarda ender olarak malın cinsi tanımlanırken (örneğin enginar tarlası,
üzüm bağı) kayıtların büyük bir çoğunluğunda “tarla”, “bağ” gibi genel terimler
kullanılmıştır. El konulan ağaçlar çoğul olduğunda “eşcar”, tekil olduğunda ise
“şecr” biçiminde yazılmıştır. Zeytin ağaçları ise “dip, sak, fidan” biçiminde
ayrıştırılmıştır. El konulan evler bazen “hane”, bazen de “menzil” olarak
yazılmıştır.
Kaynakları incelerken
karşılaştığımız temel sorunlardan biri de özel adların, özellikle Rumca adların
okunmasıdır. Rumca yer adları ve kişi adlarında pek çok hatalar görülebilirse
de bunlar adların Osmanlıca harflerle yazılmış olmasından kaynaklanmaktadır.
Kayıtlar temel olarak üç guruba
ayrılmıştır: 1. Ayaklanmaya katılan kişilere ve bunların el konulan mallarına
(müsadere) ilişkin olanlar, 2. El konulan mallardan satılanların satış
kayıtları (müzayede) ve 3. El konulan malların sahiplerinden mirasçısı olanlara
geri verilenlerin (iade) kayıtları.
1. Müsadere
Müsadere, yukarıda da
belirtildiği gibi ayaklanmaya katılanlara, devlete baş kaldıranlara uygulanmış
bir ceza idi. Nitekim, Resmo’ya ait müsadere defterinin başında “Resmo sancağı
kurasından hengam-ı muharebede firar eden ve halik olan bila-varis reayanın
canib-i miriye aid eşcar ve hanat ve arazi ve sair emlaklarının mikdarını
mübeyyin müfredat defteridir” ibaresi yazmaktadır[30].
Benzer şekilde “hengam-ı mehabda bila-varis firar eden ve halik olan reayanın
bağ ve zeytin eşcarlarıyla emlak-ı saireleri[nin] canib-i miri için zabt ve
tahrir olunacağı” diğer belgelerde de[31]
açıkça yazılıdır.
Bu çerçevede merkezi yönetim
isyana katılmayanların mallarına dokunulmaması için de gereken önlemleri
almıştır. Resmo şeriye siciline işlenen bir emirde kendi işi ile meşgul olup
isyana katılmayan reayanın kesinlikle sıkıntıya sokulmaması emredilmiştir[32].
Bunun devamı olarak, 15 Ağustos 1830 tarihli bir emirde ise ayaklanmaya
katılmayanlardan mallarına bir şekilde el konulanlar olduysa bunların
sahiplerine iade edilmesi ısrarla tembih edilmiştir[33].
Resmo’da da müsadere işlemlerinin
1820 yılının sonlarında başladığı anlaşılmaktadır. Yazım işi için,
Haremeynü’ş-Şerifeyn eski yazıcısı Seyyid Mehmed Raşid Efendi İstanbul’dan
görevlendirilmiştir[34].
Kandiye sancağı, Divan-ı Hümayun hocalarından Hüseyin Kamil Efendi tarafından[35],
Hanya[36] ve
Resmo sancakları da Seyyid Mehmed Raşid Efendi tarafından yazılmıştır. Girit
yöneticilerine ve Seyyid Mehmed Raşid’e gönderilen bir emir 10 Rebiü’l-evvel 1243
(1 Ekim 1827) tarihini taşımaktadır[37].
1830 yılının sonlarına kadar devam eden on yıllık bu süreçte Mehmet Raşit
Efendi’nin sürekli görev yaptığı düşünülebilir.
Müsadere kayıtları, Osmanlı
tahrir geleneğinde olduğu gibi hane esası ile yazılmıştır. Hane reisinin erkek
ya da kadın olması diğer yazımlarda olduğu gibi önemli değildir. Esas olan
emlakın sahibi olmasıdır. Bu çerçevede erkeklerin yanı sıra çok sayıda kadına
da müsadere defterlerinde rastlanmaktadır. Deftere önce malı müsadere edilen
kişinin aile adı, lakabı, kendi adı, mesleği veya memleketi gibi kimlik
bilgileri yazılmaktadır. Bunun yanı sıra kayıtların büyük bir kısmında bu
kişilerin oturdukları ve mallarının bulunduğu mahallenin ismi de yazılmaktadır.
Müsadere ve müzayede kayıtlarından, Resmo ve nahiyelerinden 915 kişinin malının
müsadere edildiği anlaşılmaktadır[38].
Ayrıca; Aya İliya Manastırı rahiplerinin Ortakapı Mahallesi’nde, Ersani, Arkadi
ve Somato manastırları rahiplerinin Çiço Mahallesinde kullandıkları birer ev
müsadere edilmiştir.
Malları müsadere edilen kişiler
üzerinde yapılan çalışmada belli ailelerin isimleri öne çıkmaktadır. Kayıtlarda
bir kereden çok rastlanılan bu aileler; Muskaki ailesinden 7, Papadaki
ailesinden 5, Sabuncaki-Sabuncuoğlu ve Domadi ailelerinden 4’er hanenin malları
mirileştirilmiştir. Daskalaki, Fokaki, İskenderi, İstamataki, İstavropula, Kacamidi, Manusaki, Mestaraki, Mihalioğlu,
Paçuraki, Papulayaki, Bolanaki, Luvaki,
Karamani ve Kırmıdaki ailelerinden 3’er hane, Alaca, Bacuraki, Badelaki,
Blaca, Canidaki, Cirmotaki, Corcopula, Fakidarapula, Ferinonaki, Harca,
Harikonaki, Kaçanaki, Kalomana, Kamilopula, Katopula, Kokoli, Kuklaki, Polani
ve Yakomidopula ailelerinden de 2’şer hanenin malları müsadere edilmiştir.
Malları müsadere edilenlerin
hemen yanına kişinin durumu ile bilgi verilmiştir. Burada; firari, asi, halik, esir(e) ve mürted
ibarelerine rastlanmaktadır. Kayıtların bir kısmında da bu konuda hiçbir
bilgi yoktur. Bu çalışmada “firari” olarak sözü edilenlerin ayaklanmaya katılıp
hayatta ve kaçak olanları, “asi” olarak söz edilenlerin ise ayaklanmaya katılan
ve kaçmamış olanları işaret ettiği düşünülmüştür. Halik ise ölenlerdir. Her ne
kadar Osmanlı hukukunca zımmi statüsündeki tebaa esir edilemese de bu
ayaklanmaya katılan Rumların esir edilebileceğine dair fetvanın[39]
pratik hayata geçirildiği ve bazı kişilerin esir edilerek kayıt altına alındığı
görülmektedir. Mürted ise İslam dininden çıkarak Hıristiyan olanları ifade
etmektedir[40]. Müsadere defterlerinde
kayıtlı 713 kişinin durumları Tablo-1’de gösterilmiştir.
Tablo 1: Resmo Sancağında Malları Müsadere Edilenlerin Durumu
Halik
(Ölü)
|
Esir
|
Firari
|
Mürted
|
Durumu
Bilinmeyen
|
TOPLAM
|
||||||
Sayı
|
Oran%
|
Sayı
|
Oran%
|
Sayı
|
Oran%
|
Sayı
|
Oran%
|
Sayı
|
Oran
%
|
||
NEFS-İ
RESMO
|
13
|
2,9
|
54
|
12,0
|
8
|
1,8
|
376
|
83,4
|
451
|
||
RESMO
KAZASI
|
32
|
26,4
|
20
|
16,5
|
45
|
37,2
|
1
|
0,8
|
23
|
19,0
|
121
|
MİLOPOTAMU
|
23
|
39,7
|
6
|
10,3
|
12
|
20,7
|
17
|
29,3
|
58
|
||
AMARİYA
|
13
|
26,0
|
12
|
24,0
|
5
|
10,0
|
8
|
16,0
|
12
|
24,0
|
50
|
AYAVASİL
|
5
|
15,2
|
27
|
81,8
|
1
|
3,0
|
33
|
||||
TOPLAM
|
81
|
11,4
|
43
|
6,0
|
116
|
16,3
|
44
|
6,2
|
429
|
60,2
|
713
|
Mallarına el konulanlar arasında
44 adet mürtede de rastlanmıştır. Bunların isimleri ve yerleşimleri Tablo-2’de
belirtilmiştir.
Tablo 2: Mürtedler Listesi
Adı / Lakabı
|
Kazası
|
Köy/
Mahalle
|
Adı / Lakabı
|
Kazası
|
Köy/
Mahalle
|
Veli
Demirci
|
Resmo
|
Çalık
M.
|
Süleyman
Yarakarlı
|
Ayavasil
|
Murna
|
Yorgi
|
”
|
Seli
|
Hüseyin
Mihali
|
”
|
”
|
Yerniyo
|
”
|
Rustika
|
Hasan
Yanni
|
”
|
”
|
Faful
|
Ayavasil
|
Aktora
|
Ayşe
Marya
|
Ayavasil
|
İspili
|
Osman
|
”
|
”
|
Mustafa
Minoli
|
”
|
”
|
Ahmed
|
”
|
”
|
Mehmed
Yanni
|
Ayavasil
|
Drimosko
|
Ali
|
”
|
”
|
Hasan
Yanni
|
”
|
”
|
Ahmed
|
”
|
”
|
Hasan
Apostoli
|
”
|
”
|
Hüseyin
|
”
|
”
|
Açemenaki
Yusuf
|
Ayavasil
|
Ayasisli
|
Hüseyin
|
”
|
”
|
Hüseyin
bin Receb
|
Ayavasil
|
Melatis
|
Hasan
Kaçivaki
|
Ayavasil
|
Meksurma
|
İbrahim
Bin Mustafa Receb
|
”
|
”
|
Veli Kaçivaki
|
”
|
”
|
Mustafa
bin Hüseyin Receb
|
”
|
”
|
Osman
Minoli
|
Ayavasil
|
Kumya
|
… bin Hasan Receb
|
”
|
”
|
Osman
Yanni
|
”
|
”
|
Ali
|
Amarya
|
Ayosini
|
Mustafa
Yanni
|
”
|
”
|
Mustafa
Busulaki
|
Amarya
|
Hrisis
|
Osman
Yorgi
|
”
|
”
|
Ali
Minoli
|
Amarya
|
Apostolos
|
Hüseyin
Yorgi
|
”
|
”
|
Mehmed
Minoli
|
”
|
”
|
Halil
Nikoli/
|
”
|
”
|
Mustafa
Yanni
|
”
|
”
|
Osman
Yanni
|
”
|
”
|
Hasan
Nikoli
|
”
|
”
|
Veli
oğlu Hüseyin Minoli
|
”
|
”
|
Memiş
Konstandi
|
”
|
”
|
İsmail
Minoli
|
”
|
”
|
Zeynep
Marya
|
”
|
”
|
Ali
Lulaki
|
”
|
”
|
Ali
|
?
|
?
|
Devletleştirme defterlerinde
kişiye ait bilgilerden sonra yer bilgileri gelmektedir. Bu noktada bir çok kez
kişi ile malı aynı mahallede olmakla beraber kimi kez bazı kişilerin başka
mahalle veya özellikle köylerde malı olduğu da tespit edilebilir. Esas olan
malın kayıtlı olduğu mahalle sistemidir. D.BŞM.MHF. d.1336-969 numaralı
müzayede defterde “kale derununda olan menazil ve ….” nın kayıtlı olduğu
yazılıdır. Bu defter nefs-i Resmo defteridir. Diğer kayıtlar nefs-i Resmo’nun
yanı sıra Resmo Nahiyesi, Ayavasil, Amarya ve Milapotamu nahiyelerinin
köylerini de kapsamaktadır.
Resmo merkezinde Çiço, Topaltı,
Çalık, Ortakapı, Kastel ve Soltat odaları mahallelerinde yoğun bir
devletleştirme yaşanırken, Uzunyol, Server Ağa, Ayasofya ve Aksaray
mahallelerinde daha az sayıda kişinin malları zapt edilmiştir. Kumkapı,
Ayalazaru, Şehidler, Hacı Cami, Hüseyin Paşa, Yeni Mahalle, Ayaerzaru,
Kemerodaları, Liman, Ayaandri ve Yalı mahallelerinde ise birkaç hanenin malları
müsadere edilmiştir.
Köylere gelince; Bahçelik karyesi
merkeze oldukça yakın olmasının da etkisi ile nefs-i Resmo ile beraber çok
yazılmıştır. Bu köyde 79 hanenin malına el konulmakla yoğun bir müsadere
yapıldığı anlaşılmaktadır. Bunun ardından Acipopoli, Brika, Fudala, Milidoni,
Piki köylerinden de çok sayıda hanenin malları müsadere edilmiştir. Anuya, Aya
Konstanti, Aya Yani, Doridi, Dusvaspiti, Grazo, Hro Manastırı, Karoti, Kefali,
Magaritis, Mesyi, Milos Misi, Piskopi, Rostoka, Yanudi, Yarani köylerinden daha
az sayıda kişinin malları devletleştirilmiştir.
Amanatus, Andanaso, Anilaki,
Anuya, Avros, Aya Dimitri, Aya Paraski, Ayabartinez, Değirmenlik, Drozidi,
Emtato, Espilli, Esteri, Ezele, Galos, İstanbul, Kariye, Kastalos, Kataermanos,
Kiryana, Kofi, Koksar, Marola, Melaki, Milos, Misi, Perika, Prinkara, Rostoka,
Saytores, Seli, Udroz ve Yareni köylerinden de bir veya birkaç hanenin malları
müsadere edilmiştir.
Amarya nahiyesi merkezinden, Andaros/Anadanasu,
Apastolos ve Manastraki köylerinden çok sayıda; Ayosini, Brakari, Hrisis,
Kaloberd, Karines, Misanyo, Pistapi, Rizari, Soruno’da bir veya birkaç ailenin;
Ayavasil nahiyesinden ise Kumya köyünden çok sayıda, Acıpalis, Aktora,
Ankoselyana, Ayayanni Kayimno, Ayayisli, Drimosko, İspili, Kumya, Lambeni,
Meksurma, Melatis, Murna köylerinden az sayıda hanenin malları müsadere
edilmiştir.
Milapotamu nahiyesinden ise,
Marulos, Milidoni ve Aya Yani köylerinden çok sayıda, Ağlada, Alga, Amnato,
Angeliyana, Aya, Brino, Eskepasti, Fodula, Grado, İskorodilo, Kalyo, Lanka,
Logdos, Magaritis, Ortakarye, Perinos, Piskopi, Rumaras, Rumlu köylerinin her
birinden de birkaç ailenin malları zapt edilmiştir.
Yukarıda ismi geçen köylerden
Hromanastırı, Piki, Murna, Kaloberd ve İspili çeşitli vakıflara ait köylerdir.
Müsadere kayıtlarında bu köylerin vakfa ait olduğu yazılırken diğer köylerin
“mukataa-yı miri”ye ait olduğu bazen yazılmış bazen yazılmamıştır.
Malın sahibine ve yerine ait
bilgilerden sonra müsadere edilen malın nitelik ve niceliğinin yazıldığını
görüyoruz. Bu çerçevede devletleştirilen serveti gruplandırdığımız zaman genel
olarak, sermaye akçelerinin, bazı eşyaların, evlerin, iş yerlerinin, tarımsal
arazilerin, ağaçların ve niteliği tam belli olmayan bazı kıymetlerin
yazıldığını görüyoruz. Kayıtlarda hiç bir hayvana rastlamamamız, hayvanların
müsadere edilmediğini veya kaydedilmediğini düşündürtmektedir.
Sermaye Akçeleri: D.BŞM.MFH. d-1336-969 numaralı defterde Nefs-i
Resmo’da el konulan sermaye akçeleri incelendiği zaman bunların belli kişilerde
olan alacaklar veya kaynağı belli bloke paralardan oluştuğu görülmektedir.
Bunlara ek olarak hazır zeytin yağı, zeytin pirinası ve deri gibi hemen paraya
çevrilebilecek emtia da bu gurup içinde yer almıştır. Burada işletmelerin
üretim araçları veya eşyası kaydedilmemektedir. Kaydedilen servet, sermaye veya
çıktı bedelidir. Resmo merkezi dışında bu şekilde sermaye akçelerine el
konulduğuna dair bir ipucuna rastlamadık. Bu çerçevede devletleştirilen servet
Tablo-3’te gösterilmiştir.
Tablo 3: Resmo Şehrinde El Konulan Sermaye Akçeleri
Adı
|
Sermaye Akçesinin Kaynağı
|
Değeri
|
|
Kuruş
|
Para
|
||
Benaki
Muskaki
|
Bionaki
Molla Ahmed’de olan sermayesi
|
9.546
|
14
|
Kırmıdaki
Yanni
|
Molla
Ahmed’de olan sermayesi
|
630
|
15
|
Paçuraki
Masyo
|
Molla
Ahmed’de olan sermayesi
|
750
|
|
Esperizo
Hıro Manastırlı
|
Molla
Ahmed’de olan sermayesi
|
437
|
4
|
Bebeka
Yanni
|
Mahzeninde
120 desti revgan-ı zeyt
|
720
|
|
Sarendaki
Marko
|
Fazlıoğlunda
olan sermayesi
|
3.600
|
|
Minoli
Tuzcu
|
180
desti revgan-ı zeyt bahası
|
1.080
|
|
Kotalaki
|
Revgan-ı
zeyt posası
|
700
|
|
Dirgaki
Acı Yanni
|
1000
desti revgan-ı zeyt bedeli
|
12.000
|
|
Kırmıdaki
Minoli
|
Mahmutoğlunda
olan sermayesi
|
2.270
|
|
Kataki
Anagnosti
|
35
balya gön (deri) bahası
|
3.500
|
|
Pistaki
Marko
|
35
balya gön (deri) bahası
|
3.500
|
|
Anagnosti
Dirgaki’nin oğlu
|
Sermayesi
|
5.000
|
|
Aglifori
ve şeriki Yorgi
|
Revgan
bahası
|
2.680
|
|
Mihali
Sabuncakioğlu
|
Tabakoğlundan
alınmış mahzeni kirası
|
149
|
|
Nikaki
Yanni
|
Revgan
posası
|
1.200
|
|
Baryo
Mihali ve Kafanaki
|
Revgan-ı
zeyt posalarından
|
360
|
|
Esperizo
Hıro Manastırlı
|
Revgan-ı
zeyt posasından
|
1.480
|
|
TOPLAM
|
49.602
|
33
|
Eşyalar: Yukarıda adı anılan defterde nefs-i Resmo’da el konulan
metrukatın listesi de verilmektedir. Bu çerçevede; el konulan mallar Tablo-4’te
yer almıştır.
Tablo 4: Resmo Şehrinde El Konulan Metrukat
Adı
|
Metrukatı
|
Değeri
|
|
Kuruş
|
Para
|
||
Pestaki
Bavli
|
Terekesi
|
1.905
|
6
|
Mihali
Hekim
|
Dükkan
Eşyası
|
189
|
6
|
Mihali
Hekim
|
Hane
Eşyası
|
387
|
-
|
Kostandi
Kalaycı
|
Terekesi
|
405
|
5
|
Kırmıdaki
Yanni
|
Terekesi
|
480
|
1
|
Konalaki
Corci
|
Terekesi
|
572
|
8
|
Dolabcıoğlu
Dimitri ve Vasili
|
Terekeleri
|
149
|
8
|
Masyo
Amariyeli
|
Terekesi
|
45
|
-
|
Kırmıdaki
Anagnosti
|
Terekesi
|
270
|
16
|
Pavliyo
|
Terekesi
|
142
|
7
|
Minoli
Pikili Fırıncı
|
Terekesi
|
426
|
19
|
Bağçelikli
Terzi
|
Terekesi
|
781
|
15
|
Vlesnozena
Kuyumcu
|
Terekesi
|
309
|
13
|
Esberizo
Hıro Manastırlı
|
Terekesi
|
4.246
|
1
|
Esberizo
|
Hane
eşyası
|
268
|
-
|
Kolomendaki
Yorgi
|
Terekesi
|
581
|
19
|
Bolani
|
Terekesi
|
36
|
19
|
Bolani
|
Eşyası
|
15
|
15
|
Estami
ve Bolani
|
Terekeleri
|
131
|
11
|
Nikoli
Hamal ve damadı
|
Terekeleri
|
235
|
12
|
Bozika
nasraniyye
|
Terekesi
|
32
|
10
|
Masyo
Pikili
|
Terekesi
|
289
|
7
|
Paçur
ve damadı
|
Terekeleri
|
492
|
13
|
Eftimo
|
Terekesi
|
359
|
-
|
Dirgaki
Acı Yanni
|
Terekesi
|
787
|
-
|
Ezeleli
Minoli
|
Terekesi
|
3.093
|
17
|
Eski
Yazıcı
|
Terekesi
|
429
|
9
|
Vizarili
Papadiya
|
Terekesi
|
38
|
19
|
Acı
Minolioğlu
|
Terekesi
|
297
|
15
|
Paryoti
Mihali
|
Terekesi
|
511
|
18
|
Dekaloci
Çizmeci
|
Terekesi
|
94
|
16
|
Kakanaki
Nikoli
|
Terekesi
|
129
|
7
|
Metri
Fıçıcı
|
Fıçı
Tahtası
|
125
|
|
TOPLAM
|
18.254
|
32
|
Kadı sicillerinde de bu deftere
girmeyen benzeri kayıtlara rastlanmıştır. Firari Paçuraki Masyo’nun, Kumkapı
Mahallesi’ndeki 1.400 kuruş bedelindeki dükkanı ile beraber dükkandaki 20 küp
ve 2 adet fıçı müsadere edilmiş,[41]
mürted demirci Veli’nin de Ortakapı mahallesindeki demirci dükkanına el
konulduğu zaman dükkanının içindeki 96 kile demire de el konulmuş ve bu
demirler demircibaşına teslim edilmiştir[42]. Bu
kayıtların yanı sıra sicillerde birçok kişi için müsadere kaydına bilcümle
emlakı ve eşyası gibi genel tabirler yazılmıştır ki bu da bize yukarıdaki
tespitlerin çok üzerinde bir eşyanın müsadere edildiğini düşündürmektedir.
Evler: Müsadere kayıtları incelendiği zaman devletçe el konulan
servetlerin başında menzillerin, hanelerin geldiği anlaşılmaktadır. Tüm
kayıtlardan sayılabildiği kadarıyla toplam 532 tane ev zapt edilmiştir. Bu evlerin 362’si Resmo merkezde, 90’ı Resmo
köylerinde, 18’i Ayavasil nahiyesinde, 29’u Amarya nahiyesinde ve 33’ü
Milopotamu nahiyesindedir.
Müsadere ve müzayede
defterlerinden bu evler hakkında bir takım genel çıkarımlarda bulunmak mümkün
görünmektedir. Köylerdeki evlerin büyük bir kısmının tek odalı olduğu
söylenebilir. Az sayıda 3-5 odalı ev bulunmaktadır. Kent merkezinde 2 ve daha
fazla odalı evler çoğunluktadır. Evlerin çok büyük bir kısmı savaşın etkisi ile
harap durumdadır. Nitekim 221 hanenin yazılı olduğu müsadere defterindeki sağlam
ev sayısı sadece 5’dir. Nitekim diğer kayıtlarda da evlerin çok büyük bir
kısmının “harap” veya “harabe” olduğu yazılıdır.
Kent merkezindeki evler bu konuda
bir parça daha şanslıdır. Bu evler daha az yıpranmıştır. Evlerin bedelleri
konusunda ancak şu şekilde bir fikir yürütebiliriz. Eğer bir kişinin sadece evi
müsadere edildi ve bu ev de müzayede ile satıldı ise ancak o zaman evin
fiyatını örneklendirme şansına sahibiz. Diğer türlü kişinin bütün malları ortak
olarak fiyatlandırılmakta ve bunun içinden kaç kuruşunun ev için belirlendiğini
tespit etmemiz mümkün olmamaktadır. Nitekim, müzayede kayıtlarında tespit
ettiğimiz bu tür kayıtlar sonucu şu bilgileri sunabiliriz: Klasik Osmanlı
kentlerinde olduğu gibi bariz bir evlerin daha pahalı olduğu bir mahalle öbeklenmesine
rastlanmamıştır. 40 kuruşluk tek virane bir odanın ötesinde en ucuz ev, 3 tane
100’er kuruşluktur. En pahalı evler ise Kırmıdaki Anagnosti’nin Yalı
mahallesindeki 8.100 kuruş değerindeki evi ve Muskaki Yanni’nin Kastel
mahallesindeki 6.500 kuruşluk evidir. Her iki evi de müzayedeler sırasında
İlyanzade Osman Ağa satın almıştır. Bunların dışında evlerin ortalama fiyatları
250-2.500 kuruş arasında değişmektedir[43].
Evlerin tamamlayıcısı olarak kimi zaman evlerdeki kuyular da ayrıca
belirtilmiştir. Bu çerçevede Resmo merkezinde 47 evde kuyunun olduğu da
kaydedilmiştir.
Bütün bu kayıtların ve
bilgilerden başka daha bir çok kayıtta bazı insanların hanesi ve diğer
emlakinin birlikte yazıldığını da bir kez daha vurgulayalım.
İşyerleri: Resmo’da müsadere edilen işyerlerinin başında dükkanlar
gelmektedir. Kayıtlarda dükkanın yanı sıra mağaza kimi zaman da depo veya
antrepo veya mahzen olarak belirtilen yapılar da bu çerçevede düşünülmelidir.
Resmo merkezinde 28 adet böyle dükkan ve benzeri mal müsadere edilmiştir. Yine
Resmo merkezde 3 adet un değirmenine el konulmuştur. Adada zeytinciliğin önemli
olduğu bilinmektedir. Bu çerçevede Resmo köylerinde 4, Milopotamu köylerinde de
2 adet zeytin değirmeni de müsadere edilmiştir. Zeytin değirmeninin olduğu yerlerde
ayrıca zeytin yağı işliği (karhanesi) de müsadere edilmiştir. Resmo köylerinde
çeşitli zeytin yağı işliklerinin hisseleri (toplam 3,45 hisse), yaklaşık yarısı
kadar da Milopotamu’da zeytin yağı işliklerinin hisseleri müsadere edilmiştir.
Tarımsal Araziler: 1820’lerde Osmanlının genelinde olduğu gibi,
Girit’te de zenginliğin ve servetin önemli ağırlık noktasını toprak
oluşturmakta idi. Bu çerçevede yapılan müsaderelerde toprak da önemli bir yer
tutmaktaydı. Tarımsal arazi tarla, bağ ve bahçeler olmak üzere üç kısımda
yazılmıştı.
Hububat üretiminin yapıldığı
tarlalar, Girit’teki tüm Osmanlı egemenliği süresince, Osmanlının başka
memleketlerinde olmadığı biçimde özel mülkiyete açık olmuştu[44].
Dolayısıyla mülkiyet olan bu tarlalar müsadere sırasında da önemli bir el
koyulacak servete dönüşmüştü. Kayıtlarda tarlalar “kıt’a” yani adet olarak
yazılmakla birlikte, yukarıda da açıklandığı üzere muzur ve dönüm olarak da
birimlendirilmişlerdir. Hububat tarlalarının yanı sıra az sayıda enginar
tarlaları da ayrıca yazılmıştır. Tarlaların kayıtlarına kimi zaman “suhor
tarla” ibaresi düşülmekle, sulanabilen tarlaların özellikleri ayrıca
belirtilmiştir.
İkinci tür toprak, bağlardır.
Girit’in çok eski tarihlerden beri bağcılık konusunda önemli bir coğrafya
olduğu bilinmektedir. Bu çerçevede adada önemli miktarda bağın da müsadere
edildiği anlaşılmaktadır. Bağlar adet/kıt’a olarak yazılmış, ardından da
“ırgat” ile ölçümlendirilmiştir. Kayıtlarda, bağlar ile ilgili son olarak bağın
durumu hakkında da açıklama bilgileri vardır, zira çok sayıda üzüm bağının
çatışmalar sırasında harap olduğunu yine bu kayıtlardan öğreniyoruz.
Arazi sınıflamasında üçüncü
grupta bahçeler mevcuttur. Çok farklı ürünlerin üretimi ve tarım
şekillenmelerinin yaşandığı bu grupta da bahçeler adet olarak belirtilmekten
başka, dönüm ve tahta olarak da birimlendirilmektedir. Bahçeler kimi zaman
evlerle beraber yazılmış, evlerin bir parçası gibi de görülmüştür. Kimi zaman
da bu topraklar mülkiyet gereği, bir bütün olarak değil de belli bir hisse
olarak müsadere edilmiştir.
Tarla bağ ve bahçelerin
ölçülerini belirlemede farklı ölçü birimleri kullanılmıştır. Tarlalar,
“...muzurluk” biçiminde kaydedilmiştir[45].
Bağlar için ise “... ırgatlık” ifadesi kullanılmıştır[46].
Bahçe için kullanılan “...tahta” terimi ise yukarıdakilerden daha küçük bir
birimi ifade ediyor olmalıdır[47]. Bu
farklı ölçü birimlerinin yanı sıra dönümün de kimi zaman bahçe için
kullanıldığını görüyoruz.
Tarımsal araziler her zaman ayrı
bedellerle yazılmayıp, başka servetlerle beraber yazıldığından, diğer alanlarda
olduğu gibi, müsadere edilen malların toplam değeri içindeki payını hesap
edebilme olanağımız yoktur. Buna rağmen genel bir tablo oluşturması açısından
Resmo’da müsadere edilen tarımsal arazinin genel görüntüsü Tablo 5’te ortaya
konmaya çalışılmıştır.
Tablo 5: El Konulan Tarımsal Araziler
Tarla
|
Bağ
|
Bahçe
|
|||||
Adet
|
Muzur
|
Adet
|
Irgat
|
Adet
|
Dönüm
|
Tahta
|
|
Resmo
Merkez
|
62
|
218
|
18
|
62
|
73
|
16
|
640,5
|
Resmo
Kazası
|
97
|
246,75
|
54
|
219
|
2
|
0,25
|
-
|
Ayvasil
|
38
|
106
|
19
|
94
|
|||
Milopotamu
|
58
|
111
|
24
|
89,5
|
5
|
0,50
|
|
Amarya
|
51
|
132
|
31
|
97
|
|||
TOPLAM
|
306
|
813,75
|
146
|
561,5
|
80
|
16,75
|
640,5
|
Ağaçlar: Müsadere edilen ikinci tür tarımsal zenginlik
ise ağaçlardır. Ağaçları da iki grupta incelemek mümkündür. İlk gurupta meyveli
ağaçlar, ikinci gurupta da kereste ağaçları düşünülmelidir.
Meyveli ağaçların başında da Girit ekonomisi için hayati bir yere sahip
olan zeytin endüstrisinin[48]
esası olan zeytin ağaçları gelmektedir. Müsadereler sırasında Resmo’da sayısı
on bine yakın zeytin ağacına el konulmuştur. Bu ağaçların yazımı yapılırken
verimlilik esası çerçevesinde fidanlar ve büyük ağaçlar ayrı ayrı
yazılmışlardır. Ağaçlar bahçe veya tarla içinde ise bu durum da kayıtlara
girmiştir. Hanelerin çok büyük bir kısmında birkaç tane zeytin ağacının olduğu
görülmektedir. 22 ailenin zeytin ağacı sayısı ise yüzün üzerindedir. En çok
zeytin ağacı sahibi İstanbul köyünden firari Estayi Musuru olup el konulan
ağacının sayısı da 489’dur. Onu 365 adet ağaçla Perika karyesinden firari Satyo
Çomoni izlemektedir.
Zeytin ağacından sonra sayısal olarak en çok turunçgil, harnup, dut,
incir, armut, nar, ceviz ve kayısı ağaçlarına el konulduğu tespit edilebilir.
Müsadere edilen ağaçların sayı ve yerleşim miktarı tablo 6’da gösterilmiştir.
Tablo 6: El Konulan Meyveli Ağaçlar
Meyveli Ağaçlar
|
Zeytin
|
Harnup
|
İncir
|
Dut
|
Ceviz
|
Armut
|
Turunçgil
|
Nar
|
Kayısı
|
Nefs-i
Resmo
|
952
|
4
|
23
|
16
|
1
|
1
|
|||
Resmo
Kazası
|
5.253
|
31
|
40
|
12
|
9
|
8
|
8
|
||
Ayvasil
|
569
|
4
|
27
|
66
|
7
|
29
|
7
|
||
Milopotamu
|
1.974
|
245
|
10
|
16
|
295
|
5
|
2
|
||
Amarya
|
701
|
3
|
2
|
14
|
9
|
8
|
|||
TOPLAM
|
9.449
|
287
|
102
|
124
|
17
|
47
|
303
|
20
|
2
|
El konulan “müsemmereli” ağaçların yanı sıra, “müsemmeresiz” 77 adet meşe, 53 selvi, 47 çınar, 38 palamut, 29
asmalı çınar ve 5 adet kavak ağacı da müsadere edilmiştir. Müsadere edilen
bütün ağaçların bir kısmının yanmış olduğu kayıtlarda yer almıştır.
Diğer servetler: Diğer servet olarak isimlendirdiğimiz olgunun
başında tespit edilemeyen malları anmamız gerekir. Çünkü kayıtların önemli bir
kısmında kişinin bütün emlakinin müsadere edildiği yazılıdır ki bütün emlakinin
içinde yukarıda sistemleştirilen malların dışında da bazı servetlerin
olabileceği akla gelmektedir. Nitekim Spili köyünden firari Yori Fişekli’nin
mallarının yazımında kullanılan “eşya-yı saire”[49]
ibaresi bu anlamda kullanılmış olsa gerektir. Keza Tablo-4’teki kayıtlar da
bize çeşitlendiremeyeceğimiz bazı eşyaların müsadere edilmiş olduğunu
düşündürtmektedir.
Kategorize ettiğimiz bu servete
kaynaklardan ekleyebileceklerimiz sınırlıdır. Örneğin; Milopatomu’ya bağlı
Fodula köyünde, firari Papa Minoli’ye ait 4 adet kovan buna eklenebilir. Bunun
ötesinde başkaca somut verilere sahip değiliz.
2. Müzayede
Ayaklanmalara katılan asilere ait
servete devlet tarafından el konulmasının birinci aşaması müsadere, mülkün
devletleştirilmesi idi. Sürecin ikinci aşaması ise “müzayede”dir. Müzayede,
devlet tarafından el konulan malların, “umur-u cihada sarf edilmek için” açık
arttırma yolu ile “taliplere layıklı kıymetleriyle”[50] satılmasıdır.
Satışlar, Resmo’da merkezde “marifet-i şer’-i şerif ve vücuh-u memleket ve
cümle ahali ve dellalbaşı marifetiyle” yapılmıştır[51]. Bu
çerçevede de 2.199 kuruşluk dellaliye resminin ödendiği anlaşılmaktadır.
Müzayededen malı alanların ellerine de “…hin-i hacette ibraz eylemeleri için
li-ecli’l-sened” ve buyruldu verilmekte ve bunu güzelce saklamaları
bildirilmektedir[52]. Nitekim 1830 senesinde
bu eski senetlere dayanarak kayıtların kontrol edilip yeniden defterler
hazırlandığı anlaşılmaktadır. Bu arada senet ve buyruldusunu zayi eden El-Hac
Bekir Efendi’nin durumu miri defterlerden ve dellalbaşının defterinden kontrol
edilmiştir[53]. Bu cümleden hareketle
kullandığımız miri defterlerin ve kadı sicillerinin yanı sıra dellalbaşının da
tuttuğu bir üçüncü defterin olduğunu da anlıyoruz ki bu defterler maalesef
kayıptır. Malları satın alan kişiler, malın vergisini de eskiden olduğu gibi
ödemekle yükümlü tutulmuşlardır[54].
El konulan malların satışını
ifade eden “müzayede” uygulaması belirtildiği gibi sadece Resmo kaza merkezinde
yapılmıştır. Resmo kazasına bağlı köyler ile diğer kazalardaki el konulan
mallar müzayede ile satılmamış, Resmo muhafızı Sohrap Mehmed Paşa tarafından
iltizama verilmiştir. Bu kazaların iltizam bedelleri Tablo-7’de gösterilmiştir[55].
Tablo 7: Resmo Muhafızı Sohrap Mehmed Paşa Tarafından
İltizama Verilen Malların Bedelleri
Kaza Adı
|
İltizam Bedeli
|
Resmo Kazası
|
5.330
|
Milopotamu
Kazası
|
10.000
|
Amarya Kazası
|
610
|
Ayavasil
Kazası
|
1.150
|
Toplam
|
17.090
|
Kadı huzurunda yapılan müzayede satışları,
mutlaka kadı sicillerine işleniyordu. Nitekim 68 numaralı Resmo sicilinin
tamamı bu kayıtlara ayrılmıştır. 210
adet müzayede satış kaydının olduğu bu defterden başka 253 numaralı sicilde 17,
43 numaralı defterde de 1 satış kaydı bulunmaktadır. Bu çerçevede ayrıca bir de
müzayede defteri hazırlanmıştır. Bu defterde hem satılan mallar kaydedilmiş,
hem de elde edilen malların nasıl değerlendirilerek gelirlerin nerelere
harcandığı belirtilmiştir.
Müsaderelerle müzayedelerin
koordineli bir şekilde işlediği görülmektedir. Kayıtlardaki en erken tarihli
müzayede kaydı 31.12.1820, en geç ise 16.12.1830 tarihlidir. 1821-1824 yılları
arasında çok yoğun bir müsadere ve müzayede gerçekleşmiştir. Nitekim
ayaklanmanın en ateşli olduğu dönem de bu dönemdir. Bu tarihlerden sonra 1830
yılına kadar bir azalma söz konusu ise de 1830 yılında da bir müzayede artışı
gündeme gelmiştir. 1830 tarihinde kayıtların çoğalmasının önemli bir nedeni;
daha önceden hazırlanan defterlerde vakıf kayıtlarının ve varisi olan kişilerin
kayıtlarının net olmamasıdır. Bu çerçevede yeni bir defter hazırlanması ve bu
defterin hazırlanması sırasında vaktiyle satış işlemi yapıldığı halde bir
şekilde kayda girmemiş işlemlerin sağlam bir şekilde düzenlenerek yeni
kayıtların derhal İstanbul’a gönderilmesi istenmiştir[56].
Hıristiyan reayanın toplam 330
bin kuruş bedelin üzerinde malı müsadere edilerek satılmıştır. Bu malların
hemen tamamı Müslümanların eline geçmiştir. Müsadere bedelleri incelendiği
zaman; 12 kayıtta müsadere fiyatı yazılmamıştır. En düşük bedel 9 kuruş
yazılmıştır ki (büyük ihtimalle yanlış yazılmıştır) bu bir dükkan için oldukça
düşük bir fiyattır. Nitekim 100 kuruşun altında 70 ve üzerinde 4 adet kayıt
bulunmaktadır. En yüksek fiyatlı satış işlemi
26 Aralık 1821 tarihinde Acemoğlu Ahmet Bey’in Ayaandre, Fransokana, Gonya karyelerindeki
firarilerin mallarının tümünü 14.682 kuruşa almasıdır[57].
Bunun ötesinde çok büyük bir yığılım 100-600 kuruş (129 adet satış) arasında
öbeklenmektedir. 601-1.500 kuruş arası (54 adet satış), 1.501-5.000 kuruş arası
(22 adet satış), 5.000 kuruş ve üstü (7 adet satış) şeklinde bir dağılım söz
konusudur.
Yukarıda müsadere defterlerinden
de izleneceği gibi farklı gruplarda önemli bir servet önce devletleştirilmiş
sonra satılmış yani devlet kanalıyla el değiştirmiştir. Bu çerçevede tüm
mülkler için malın yerine, konumuna, sağlamlık durumuna yani talep fiyatına
göre bir bedel oluşmaktadır. Bu da geniş bir yelpaze oluşturmuştur. Örneğin ev
fiyatları 150 kuruş ile 4.670 kuruş arasında değişmekte idi.
Müsadere ve müzayede kayıtları
incelendiği zaman malları müsadere edilenlerin hemen hepsinin Rum olduğu
görülmektedir. Müzayededen mal alanların ise birkaç istisna dışında hemen hepsi
Müslüman’dır. 70 kuruş ile 14.682 kuruş arasında değişen müzayedelerde farklı alıcı
türlerine rastlanmaktadır. Alıcıların bir kısmı şöyle ya da böyle ellerindeki
para ile bir şeyler almaya çalışan sıradan insanlardır. Bir gurup ise ellerinde
büyük bir sermaye olan ve mal toplayan zengin ailelerdir. Bir başka grup da bir
şekilde yönetim ile ilişkili olan görevlilerdir. Son grup ise kadınlar ve
Hıristiyanlardır.
Mal satın alan kişiler üzerinde
yaptığımız çalışmada da belli ailelerin adları öne çıkmıştır. Bu ailelerin
başında Bionaki ailesi gelmektedir. Bionaki Molla Ahmed ve Mehmet beylerin
zaten önemli bir servete sahip oldukları ve Resmo’daki tüccarlarla ticari
ilişki içinde oldukları görülmektedir. Nitekim, Tablo 3’te de görüleceği üzere
Benaki Muskaki, Kırmıdaki Yani, Paçuraki Masyo ve Hıromanastırlı Esperizo’nun
toplam 11.363 kuruşluk sermayeleri müsadere edildiğinde Bionaki Ahmet
Efendi’nin elinde idi. Müzayedeler sırasında Bionaki ailesinin önemli ölçüde
mal satın aldığı görülmektedir. Bu aileden başka Karpuzzade ya da Karpuzoğlu,
İlyanzade ya da İlyanoğlu, Urfinaki ya da Urfinaoğlu ve Abdaki ailelerinin çok
sayıda mal satın aldığı göze çarpmaktadır. Bunun yanı sıra Alemdaroğlu, Azimoğlu,
Barbadisoğlu, Bilaloğlu, Bolanaki, Boldunaki, Çaçaronoğlu, Damulaki, Dizdaroğlu,
Ebrasanaki, Hatibzade, Kalapsaroğlu, Kekeraki, Kokoraki-Kokalaki, Komeraki, Musabeyoğlu,
Sakalidaki-Sakallıoğlu, Salihoğlu, Şabanaki-Şabanoğlu-Şabanzade ve Yusuf Ağa
aileleleri de çok kez müzayede ile mal satın almışlardır.
Mal alanların bir kısmının da
resmi görevliler olduğu görülmektedir. Müzayede ile mal alanlar arasında 63
adet ağa, 40 adet beşe veya yeniçeri bulunmaktadır. Mısır askerlerinden başka
Dergah-ı Ali görevlileri, gönüllü ağaları, Resmo kalesi topçusu, alemdar ağası, solak ağası, ser turna,
subaşı, dizdar, azep ağasının yanı sıra Resmo Gümrük emini, Liman reisi, Liman
çavuşu, cerrah başı, odabaşı, muhzır ağası, pazar başı, dellal başı ve kapı
katibi müzayededen mal alanlar arasındadır. Bu görevlilerin yanında, Piskopi
İmamı Es-seyyid Nureddin Bey de önemli miktarda mal satın almıştır[58]. Ne
derece yeniçeri esnaf ilişkisi vardır bilmiyoruz ama mal satın alanların içinde
fırıncı, debbağ, demirci, semerci, tütüncü, bakkal ve kasap gibi esnaf da
bulunmaktadır.
El konulan malları müzayede ile
satın alanların büyük bir çoğunluğunu Müslümanlar oluşturmaktadır. Bir kayıtta
Kapı Yazıcısı Papadaki Minoli ve oğlu Nikoli’nin mal satın aldığı tespit
edilmiştir[59]. Papadaki Minoli’den söz
edilirken “...hala sarayda sadakat ile din uğruna hizmet ve gayret eden kapı
yazıcısı...” ifadesi kullanılmıştır[60].
Papadaki Minoli ve oğlu 1823-24 yıllarında mal satın almışlardır. Ancak tam
olarak tarihini tespit edemediğimiz ordu hesap defterinde yer alan müzayede
kayıtlarında sonradan Kapı Yazıcısı Papadaki Minoli’nin de mallarına el
konulduğu anlaşılmaktadır[61].
Bunun dışında, Hıristiyan tebaadan mal alan tek kişi Makridaki Konstantin’dir
ki bu kişi de 230 kuruş bedelli birkaç tane bahçe satın almıştır[62].
Müşteriler arasında az sayıda da olsa (12 adet) kadın alıcıya rastlanmıştır.
Resmo kaza merkezinde müzayede
ile satılan mallardan ve diğer kazalardaki malların iltizama verilmesinden
sağlanan gelir Tablo-8’de gösterilmiştir[63].
Tablo 8: Müzayede ve İltizam Gelirleri
Satış Dönemi
|
Elde Edilen Gelir (Kuruş)
|
Osman
Paşa zamanında I. satış
|
199.382
|
Osman
Paşa zamanında II. satış
|
72.527
|
Mehmed
Sohrap Paşa zamanında I. satış
|
20.708
|
Mehmed
Sohrap Paşa zamanında II. satış
|
21.770
|
İltimaza
verilenlerin iltizam bedeli
|
17.090
|
Toplam
Gelir
|
331.477
|
Osman
Paşa’nın I. satışından dellaliye masrafı
|
2.199
|
Net
Toplam Gelir
|
329.278
|
El konulan mallardan sadece bir
kişiye, eski Resmo müftüsü Suphi Efendi’ye devlet tarafından bağış yapıldığı
tespit edilmiştir. Piskopi köyünden Estago Minoli’nin evi, Suphi Efendi’ye
Osman Paşa’nın buyrultusu ile hediye edilmiştir[64]. Bu
uygulama ile ilgili başkaca bir örneğe rastlamadığımız için bunun yaygın
olduğunu düşünmüyoruz.
Kimi zaman müsadere edilen
malların yerel yöneticiler tarafından farklı şekillerde kullanılarak rant elde
edildiğini görmekteyiz. Örneğin Resmo muhafızı Mehmed Paşa’nın Bahçelik köyünde
el konulan bazı tarlaları ve bahçeleri bazı kişilerle ortak olarak ektirmiş
olduğu anlaşılmaktadır. Merkezden gönderilen emirde, bunların tümüyle hazineye
ait olduğu ve gelirlerinin de hazineye aktarılması gerektiği belirtilerek bu
şekilde kullanılmasının önüne geçmek amacıyla müsadere edilen malların derhal
satılması istenmiştir[65].
Az sayıda farklı uygulamalara
rastlansa da kaynaklar müsadere edilen emvalin çok büyük bir kısmının müzayede
yolu ile satılıp kayda girdiğini elde edilen gelirin de ordunun masrafları için
harcandığını göstermektedir[66].
3. İade
Müsadere ve müzayede olunan
emlakin İslam hukuku çerçevesinde iki açıdan mülkiyet problemi ile
karşılaştığını görüyoruz. Bunlardan ilki vakıflarla olan problemdi. Zira, el
konulan malların vakfa ait olması durumunda vakıf gelirinin ayrılarak vakfa
teslimi gerekiyordu[67].
Nitekim merkezden gelen uyarılarda Resmo’da yapılan yazımlarda, köylerin hangi
vakfa bağlı olduğunun yazılmadığı bunun yazılarak bildirilmesi istenmişti[68].
Vakıf mülkiyetinden daha karışık
olan konu ise yazım sırasında mülk sahibinin hiçbir mirasçısı bulunmaz iken bir
müddet sonra eski mülk sahibinin mirasçılarının ortaya çıkması olmuştur. Bu
çerçevede birçok kez bazı kişiler malları müsadere edilenlerin varisi
olduklarını sicile işletmişlerdir[69].
Özellikle 415 numaralı sicilde bu tür kayıtlar çoktur. Sözü edilen sicilde bu
kişiler kimi zaman sadece “varisi mevcut” ibaresi ile tanımlanmakta, kimi zaman
ise varisleri ve durumları hakkında ayrıntılı bilgi verilmektedir. Kaç çocuğu
olduğu, bunların kaçının hayatta olduğu, kaçak olup olmadığı tanımlanmıştır[70].
Burada önemli bir husus varislerin “isbat-ı vücud” etmeleri[71] yani
mahkemede hazır ve hak sahibi olduklarını ispat etmeleridir.
İsyana katılıp kaybolan, firari
olan ve ölenlerin sonradan ortaya çıkan mirasçılarının yazılarak, bu kişilerin
müsadere defterine eklendiğini görüyoruz[72]. Bu
şekilde Resmo merkezinden başka Acipopoli, Anuya, Aya Konstantinu, Banodi,
İstanbul, Karoti, Kefali, Mesyi, Milidoni, Milos, Perike, Piki, Piskopi,
Prasos, Yarani ve Zoridi köylerinden 194 kişinin mirasçılarına malları geri
verilmiştir. Bu çerçevede iade edilen malların genel bilançosu Tablo-9’da
görülmektedir.
Tablo 9: İade Edilen Mallar
Toplamı
Mülk
|
Tarla
|
Bağ
|
Bahçe
adet
|
Meyveli
Ağaçlar
|
Kereste
ağaçları
|
Hane adet
|
Zeytinyağı
değirmeni
|
|||||
Adet
|
Muzur
|
Adet
|
Irgat
|
Zeytin
|
Harnup
|
Turuçgil
|
Diğer
|
|||||
Mikdar
|
180
|
513,5
|
95
|
303
|
10,25
|
7.490
|
316
|
338
|
152
|
110
|
131
|
5,5
|
Özellikle 1830 yılında ayaklanmanın bitip, hayatın normale dönmesi ile
bu sorun çok karışık bir hal almıştır. Nitekim 15 Ağustos 1830 tarihli bir
ferman ile Girit’te asayişin sağlandığı, isyana katılanlar için genel af ilan
edildiği bildirilerek artık herkesin işi gücü ile ilgilenmesi ve cemaatlerin
birbirlerine gadr etmeyeceği vurgulanmaktadır. Bu çerçevede savaş sırasında emr
ve iradesi olmaksızın ehl-i İslamın reayaya, reayanın da ehl-i islama geçen
mallarının eski sahiplerine veya mirasçılarına devredilmesi bildirilmiştir[73].
Yukarıdaki fermana dayanarak bazı taleplerde bulunulmuş ve bunlar
sonuçlanmıştır. Talepte bulunanlardan biri Pavli’nin kızı Ezmaradi
(Ezmaragadi)’dir. Ezmaradi 1824 yılında 250 kuruşa Ahmed Beşe’ye satılan Çiço
Mahallesi’ndeki evini, 1831 yılında bu parayı ödeyerek geri almıştır[74].
Daha karışık bir örnek ise Arkiri veled-i İstirati’nin davasında yaşanmıştır.
Bu kişi kardeşi Çizmeci Minoli’nin Çalık Mahallesi’ndeki evinin kendisinin
hakkı olduğunu savunmuştur. Yapılan incelemede evin Muhtaki Mehmed’e 400 kuruşa
satıldığı anlaşılmıştır. Mehmed Efendi evi aldıktan sonra üç-dört yüz kuruş
masraf yaptığını belirterek hak talep etmiştir. Bilirkişi marifetiyle yapılan
incelemede Mehmed Efendi’nin eve 153 kuruş masraf yaptığına karar verilmiştir.
Bu paranın yarısı kira parası olarak kabul edilmiş ve Arkiri’nin 477,5 kuruşa
evi geri almasına karar verilmiştir[75].
Mülk iadesinin uzun bir süre
gündemden düşmediği anlaşılmaktadır. Bu çerçevede 1856 yılı sonlarında bir
takım işlemler olmuştur. Girit’ten
Maliye Nezareti’ne gönderilen bir yazıda, Girit’te isyan eden asilerin mallarının
eskiden müsadere ve müzayede edildiği fakat köylerden bazılarında firarilerin
geri gelerek mallarını geri almak için dilekçe verdikleri belirtilmiştir. Bu
kişilerin, mallarını geri alabilmeleri için şu üç koşulu taşımaları gerektiğine
karar verilmişti: 1-Talep edilen malların maliki olduklarının mahkeme önünde
ispatı, 2-Kendi vatanında ikamet etmesi ve 3-Devlete asi olmadığını ispat
etmesi[76].
Bu tarihten sonra Ocak 1857
tarihli bir yazıda da Girit adasındaki Kandiye, Hanya ve Resmo’da el konulan
firari emlakına dair işlemlerin, istenildiği gibi çözümlendiği belirtilerek
tekrar teyid isteniyordu[77].
El konulan firari emlakı ile
başka bir sorun da, resmi müsaderenin dışında bazı şahısların bu tür mallara
yasadışı olarak el koymalarıdır. Ne var ki bu tür emlakın tespit edilmesinde
sorunlar yaşandığı görülmektedir. Nitekim Girit valiliğinden çıkan bir yazıda
bu tür durumlar hakkında bilgi ve belge verenlerin ödüllendirileceği
belirtilerek bunun pek çok şeyi aydınlatacağı ifade edilmiştir[78].
İade işlemleri çok geç tarihlere
kadar yönetimi uğraştırmıştır. 27 Mayıs 1882 tarihli Şura-yı Devlet Tanzimat
Dairesi tezkeresinde, “altmış sene önce” Girit’te müsadere edilen mallarını
talep eden reaya ile ilgili kararlar alınmıştır. Buna göre malları müsadere
edilen kişiye malının verilebilmesi için; kişinin adaya geri dönmesi ve malının
bulunduğu yerde ikamet etmesi, emlakını bizzat idare edip başkasına satmaması
veya emlakını vekile devredip kendisinin yeniden Yunanistan’a gitmemiş olması
şartları aranmakta idi. Aksi takdirde
sahibine iade edilen mala devlet tarafından tekrar el konulabilecekti[79].
Örneklerden izleneceği üzere,
iade işlemi hukuksal açıdan oldukça karışık ve zaman olarak da bir hayli uzun
bir sürecin içine yayılmıştır.
Sonuç
1821 yılında başlayan Yunan
ayaklanması birçok yerde olduğu gibi Girit adasında da Rumlar arasında önemli
bir taraftar bulmuştur. Özellikle İsfakiye bölgesinde başlayan ayaklanmaya
adanın Kandiye, Hanya ve Resmo kent merkezlerinden ve buralara bağlı kırsal
alanlardan birçok kişi katılmıştır. Osmanlı yönetimi bir taraftan ayaklanmayı
bastırmak için askeri önlemler almış, diğer taraftan da yıldırmak için malını
mülkünü terk edip ayaklanmaya katılanların mallarına el koymuştur. Bu haliyle
Girit’te yaşananlar, Osmanlının farklı coğrafyalarında yaşanan süreçlerden farklı
değildir.
Resmo’da ayaklanmaya katılarak
malları müsadere edilen ve malları varislerine iade edilenlerin toplamı
yaklaşık olarak ayaklanmaya katılanların sayısını vermektedir. Buna göre
mallarına el konulan 719 kişi ile malları varislerine iade edilen 194 kişinin
toplamı 913’dür[80]. Bu da bu dönemde
Resmo’da yaşayan cizye yükümlüsü nüfusun % 12,5’idir[81].
Şüphesiz ki malları müsadere edilen ve iade edilen bin kişiye yakın olan bu
sayı ayaklanmaya katılan kişilerin tamamı değildir. Gerçek sayıya ulaşabilmemiz
için, müsadere edilecek malı olmayanları da bu listeye eklemek gerekir ki bu
konuda en küçük bir bilgiye sahip değiliz.
Resmo’dan ayaklanmaya katılanlar Kandiye’den katılanlardan daha az
sayıdadır. Ancak iki kentin nüfusunu göz önüne aldığımızda Rum nüfusun
ayaklanmaya katılma oranının birbirine yakın olduğu tespit edilebilir.
Müsadere defterlerinden çıkan
sonuçlara göre Yunan ayaklanmasına katılanların ekonomik açıdan homojen bir
yapısı yoktur. Kimi zaman birkaç ağacı veya bir evinden başka bir mülkü olmayan
birisinin, kimi zaman da gerçekten önemli bir servete sahip bir kişinin bu
ayaklanmaya katıldığını tespit etmek mümkündür. Etnik açıdan ayaklanmaya
katılanların çok büyük bir kısmını Rum-Ortodoks reaya oluşturmasının yanı sıra
az sayıda Müslümanın da ayaklanmaya katıldığı ifade edilebilir. Aslında bu
Müslümanların da bir süre önce Müslümanlığa geçen eski Rum-Ortodoks cemaatinin
üyeleri olduğunu düşünmek yanlış olmaz. Zira bunlardan bazıları yukarıda da
ifade edildiği gibi “mürted” olarak
kaydedilmiştir.
Müsadere defterlerinin
incelenmesi Resmo’da XIX. yüzyılın ikinci on yılındaki ekonomik durum
hakkındaki bilgilerimizi pekiştirmektedir. Örneğin; zeytin ve zeytin sanayiinin
ekonomide çok önemli bir yerinin olduğu görülmektedir. Zeytinciliğin ardından
tarla tarımı, bağcılık ve meyvecilik de daha küçük ölçekte hayat bulmaktadır.
Toprak parselasyonundan yaygın olan biçemin küçük ölçekli tarım olduğu
anlaşılmaktadır.
Yine müsadere ve müzayede
defterleri, Resmo şehir merkezinde belli ölçüde dükkanların, mağazaların ve
mahzenlerin varlığı bu kentteki ticari hayatın mekanlarını bize göstermektedir.
Ne var ki yine bu defterler bize birçok binanın, ağacın çatışmalar sırasında
yandığını, harap olduğunu anlatmaktadır.
Bu çerçevede kentteki ekonomik hayatta önemli bir durağanlık yaşandığını
düşünmek pek de yanlış olmaz.
Yaşanan müsadere ve müzayede
süreçleri Resmo’da mülkiyetin önemli ölçüde el değiştirmesine yol açmıştır.
Rum-Ortodoks cemaate ait pek çok taşınmaz mal Müslüman nüfusun eline geçmiştir.
Müsadere ve müzayede işlemlerinin sıkı bir şekilde kayıt altına alınması ise
devletin herhangi bir spekülasyonu önleme ya da en azından kontrol altına alma
çabasının bir göstergesidir. Ne var ki, geç tarihli belgeler bu konuda
yönetimin her zaman başarılı olamadığını, çok az da olsa bir takım
spekülasyonların olduğunu göstermektedir. Hayatın normale dönmesinden sonra
başlayan, haksız müsadere edilen malların iadesi çerçevesinde, mülkiyet sorunu
epey bir müddet daha devam etmiştir.
Ayaklanma sırasında yaşanan müsadere
ve paralelinde yaşananlar belki de Girit’te kırk yıl sonra patlayan
çatışmaların nedenlerine bir tuğla koymuş oluyordu.
EK 1
EK 2
EK 3
EK 4
EK 5
EK 6
* Bu makale Kebikeç 32 / 2011 s.137'de yayınlanmıştır.
[1]
“Kuşkusuz her başkaldırma, potansiyel bir devleti amaçlayan bir eylem değildi.
Aynı biçimde, ayrı bir devlet kurmakla sonuçlanmış olan her eylem de
başlangıcında da ayrı bir devlet amaçlayan bir ayaklanma olarak da
algılanmamalıdır. Sınırlı isteklerle başlayan bir isyan, rastlantılar sonucu
“bağımsızlığa” ulaşmış olabilir.” Herkül Milas; Yunan Ulusunun Doğuşu, İletişim Yayınları, 1994, s. 68.
[2] Bu
konuda tam anlamıyla bir terim kargaşası yaşanmaktadır. Bu satırların yazarları
da dahil olmak üzere çoğu kasıtsız belge diliyle isyan, tuğyan, asi, şaki
terimlerini kullanmaktadır. Bkz. A. Nükhet Adıyeke-Nuri Adıyeke; “Yunan İsyanı
Sırasında Girit’te İrtidat Olayları”, Kebikeç,
Sayı: 10, 2000.
[3] Bu
süreç Türkiye’de yapılan çalışmalarda çoğunlukla “Yunan İsyanı”, Yunanistan’da
yapılan çalışmalarda ise “Yunan Bağımsızlık Savaşı” olarak adlandırılmaktadır.
[4] Richard Clogg; Modern Yunanistan Tarihi, İletişim
Yayınları, 1997, ss. 19-65.
[5]
Müsadere İslam hukukuna göre bir cezalandırma yöntemidir. Ahmet Mumcu; Osmanlı Devleti’nde Siyaseten Katl,
Birey ve Toplum Yay., Ankara, 1985, s. 147.
[6] M.
Zeki Pakalın; Osmanlı Tarih Deyimleri ve
Terimleri Sözlüğü, c: II, İstanbul, 1993, s. 625.
[7]
Mumcu; age, ss. 152-155.
[8]
Mumcu; age, s.155
[9]
Müsadere yöntemi, Tanzimat’ın ilanının ardından 1840 tarihli ceza
kanunnamesinin yürürlüğe girmesiyle tamamen kaldırılmıştır. Mumcu; age, s. 178.
[10]
Ahmed Cevdet Paşa; Tarih-i Cevdet, c.
11, 2. baskı, Dersaadet, 1309, s. 168.
[11]
Mübahat Kütükoğlu; “Yunan İsyanı Sırasında Anadolu ve Adalar Rumları’nın
Tutumları ve Sonuçları”, Üçüncü Askeri
Tarih Semineri – Türk Yunan İlişkileri, Genelkurmay Askeri Tarih ve
Stratejik Etüt Başkanlığı Yay., Ankara, 1986, ss. 133-159.
[12]
Kütükoğlu; agm, ss. 143-145.
[13]
Kütükoğlu; aynı yer.
[14]
Filiz Yaşar; Yunan Bağımsızlık Savaşı’nda
Sakız Adası, Phoenix Yay., Ankara, 2006.
[15]
Yaşar; age, s. 185.
[16]
Yaşar; aynı yer.
[17] O Kodikas ton Tision, Edit: Vasilis
Dimitriadis - Dionisia Daskalu, Iraklio, 2003. Kandiye müsadereleri için
ayrıca, BOA., KK. d. 0837.
[18] O
Kodikas..., s. 2
[19] O
Kodikas..., s. 146.
[20] O
Kodikas..., s. 325.
[21] O
Kodikas..., s. 335.
[22] BOA
ML. VRD. TMT. No.16089; 63 sayfadan oluşan defterin başlangıcında “Hanya
sancağı kuralarından hengâm-ı muharebede firari ve bila-varis halik olan
reayanın canib-i miriye aid olan eşcar ve hanat ve arazi ve emlak-ı
sairelerinin mikdarı” cümlesi yer almaktadır.
[23] A.
Nükhet Adıyeke; Osmanlı İmparatorluğu ve
Girit Bunalımı 1896–1908, TTK, Ankara, 2000, s. 86, dipnot: 340.
[24] BOA.
ML. VRD. TMT. No 16198, s. 2.
[25] BOA.
ML. VRD. TMT. No 16198, s. 23.
[26]
BOA., KK. d. 5872, s. 67.
[27] BOA.
D. BŞM. MHF. d-1336-969, s. 2.
[28] BOA.
D. BŞM. MHF. d-1336-969, ss. 3-4.
[29]
VIBMA (Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul Bölge Müdürlüğü Arşivi), RŞS (Resmo
Şeriye Sicili) no. 253, s. 140.
[30] BOA.
ML. VRD. TMT. no. 16198, s. 2.
[31] RŞS
no: 243, s. 47.
[32] RŞS
no. 43, s. 205; RŞS no: 243, ss. 63-64.
[33] RŞS
no. 253, s. 132.
[34] BOA.
ML. VRD. TMT. no. 16198, s. 23.
[35] O
Kodikas … s. 2.
[36] BOA.
ML. VRD. TMT. no. 16089, s. 23.
[37] RŞS
no. 253, s. 47.
[38] Bu
sayı büyük olasılıkla eksiktir. Özellikle 415 numaralı Resmo şeriye sicilindeki
kayıtların başının ve sonunun eksik olduğunu daha önce belirtmiştik.
[39]
Yukarıda dipnot: 10.
[40] Bu konuda bkz: Adıyeke A. Nükhet – Nuri Adıyeke; “Yunan İsyanı Sırasında Girit’te
İrtidad Olayları,” Kebikeç, (İnsan
Bilimleri İçin Kaynak Dergisi), sayı. 10, 2000, ss. 107-113. Bu makale, Dr.
Elias Kolovos tarafından Yunancaya çevrilmiştir. «Οι αποστασίες από το ισλάμ στην Κρήτη στη
διάρκεια της Ελληνικής Επανάστασης, μτφρ. Ηλ. Κολοβός. ΚΡΗΤΟΛΟΓΙΚΑ ΓΡΑΜΜΑΤΑ,
sayı: 19, (2004), ss: 33-41.
[41] RŞS,
no: 68, s. 2.
[42] RŞS,
no: 43 s. 208.
[43] Ev
fiyatları müzayede defterleri ile kadı sicilleri arasında farklılıklar
göstermektedir. Bu farklılıkların bir kısmı yapılan yazım hatalarından
kaynaklanmaktadır. Örneğin; Makro Çizmeci’nin Çalık mahallesindeki evi müzayede
defterinde 300, kadı sicilinde 3.000, Esteryanu zevcesi Mektepula Erkiri’nin
Server Ağa mahallesindeki evi defterde 325 kadı sicilinde ise 3.250 kuruş
yazılıdır. Farklılıkların bir kısmı ise başka sebeplerle olsa gerek; Çizmeci
Estami Yanni’nin Soltat Odaları mahallesindeki evi defterde 550, kadı sicilinde
750 kuruş, Bolanaki Mihali’nin Çiço
mahallesindeki evi defterde 2.000 kadı sicilinde 2.500 kuruş, Andonaki Aci
Yorgi’nin Yalı mahallesindeki evi defterde 4.000 kadı sicilinde ise 4.675 kuruş
bedel ile yazılmıştır.
[44]
Gilles Veinstein-Yolande Triantafyılıou Balandé; “Les Inventaires Après Décès
Ottomans de Crète” Probate Inventoires A
New Source for the Historical Study of Wealth Material Culture and Agricultural
Development A.A.G. Bijdragen No: 23 Wageningen, Afdeling Agrarische Geschiedenis
Landboowhogeschool, pp. 191-204; A. Nükhet Adıyeke; “XVII. Yüzyıl Girit (Resmo)
Kadı Sicillerinde Zımmi Davaları”, Pax
Ottomana-Studies in Memoriam Prof. Dr. Nejat Göyünç, (Editör: Kemal Çiçek), Sota Haarlem, 2001,
ss. 85 vd.
[45]
Muzur (mim-vav-ze-re)= 4643.36 m2. olarak Bursa’da kullanıldığına
dair bakınız: Muzaffer Şerbetçi; Türk
Haritacılık Tarihi 1895-1995, İstanbul, 1999.
[46]
Irgatlık ölçüsü konusunda Osmanlı ölçü sistemlerine ilişkin çalışmalarda
herhangi bir bilgiye rastlayamadık. Ölçünün bir işçinin işleyebileceği alan
olduğunu düşünüyoruz. Ancak bunun kaç metrekare olabileceği konusunda herhangi
bir önerimiz bulunmamaktadır.
[47]
“Tahta”, Halil İnalcık; “Introduction to Ottoman Metrology”, Turcica, XV (1983), s. 317’de “a sheet” olarak
gösterilmiştir. Ayrıca “Tahta: Sebze bahçelerinde ayrılan küçük yer.” Türkçe Sözlük, c. II, TDK, Ankara, 1988,
s. 1402. “Tahta: Tarlanın ekilmeye hazırlanmış ya da ekilmiş parçalarından her
biri”, Yeni Tarama Sözlüğü, (Edit: Cem Dilçin), TDK, Ankara, 1983, s. 200.
[48] Girit’teki zeytincilik hakkında: Evangelia Balta; “Olive
Cultivation in Crete at the time of the Ottoman Conquest”, Osmanlı Araştırmaları/Journal of Ottoman Studies, XX (2000), ss. 143-164;
XIX yüzyıl için; Adıyeke Nükhet-Nuri Adıyeke;
“Olive Production in Crete in 19th Century”, Bulgarian Historical Review-Revue Bulgare d’Histoire, (3-4), 2006, pp. 155-167.
[49]
RŞS., 68, s. 4.
[50]
RŞS., 243, s. 128.
[51] BOA.
D. BŞM. MHF. d-1336-969, ss. 3-4.
[52]
RŞS., no: 68, s. 7. 1821-22 [1237] yılına ait
alıcısının ve değerinin boş bırakıldığı, Resmo divanından çıkmış, Mihali ve biraderi Minoli’nin Espili
köyündeki malların müzayedesine dair buyruldu, BOA., C. Maliye no: 11835.
[53]
RŞS., no: 68, s. 43.
[54] Örneğin RŞS., no.253, s. 124 ve
RŞS., no.68, s. 4.
[55] BOA
D. BŞM. MHF. d-1336-969, s. 12.
[56] 2
Aralık 1830 tarihli ferman, RŞS, no: 253, s. 140. Böyle bir işlem için, RŞS,
no: 68, s. 4.
[57] RŞS,
no: 68, s. 26.
[58]
RŞS., no:68, s. 14.
[59]
RŞS., no.68, ss. 22-23.
[60]
RŞS., no.68, s. 23.
[61] BOA.
D. BŞM. MHF. d-1336-969, s. 10.
[62] RŞS
no.68, s. 28.
[63] BOA.
D. BŞM. MHF. d-1336-969.
[64] RŞS
no.253, s. 92.
[65] RŞS
no.253 s. 128.
[66] BOA.
D. BŞM. MHF. d-1336-969. Bu defterde müzayede ile elde edilen gelirin yanı sıra
Osman Paşa’nın ordu için yaptığı tüm masraflar da işlenmiştir. Askerin iaşesi
ve diğer masrafları kalem kalem kayıt altına alınmıştır.
[67]
Kütükoğlu; agm., s. 144.
[68] BOA.
ML. VRD. TMT. no.16198, s. 23; RŞS., no:
253, s. 47.
[69]
Örneğin RŞS., no: 415, ss. 395, 404, 405, 417 vb.
[70]
“Mersum halik olub iki nefer kızları firare olmağla diğer bir nefer kızı mevcud
idüğü”, “mersumun iki nefer oğlu ve üç nefer kızları nasraniyyeler firar etmiş
ve diğer iki nefer kızları mevcud idüğü” RŞS no. 415, s. 395.
[71]
RŞS., no: 415, s. 404.
[72]
RŞS., no: 415, ss. 395-422.
[73]
RŞS., no. 243, s. 132.
[74] RŞS
no. 68, s. 46.
[75] 1247
(1831-32) tarihli bu muamele; RŞS no. 68, s. 46.
[76]
BOA., A. MKT. NZD. no: 199-14
[77]
BOA., İ. DH. no: 367-24291. Yazının ekinde de olur verildiği görülmektedir.
[78] BOA.
A. MKT. NZD. no: 368-95 (Ekim 1861).
[79]
BOA., A. MTZ. GR. 1 no: 4-17.
[80] Bu
sayı büyük olasılıkla eksiktir. Özellikle 415 numaralı Resmo şeriye sicilindeki
kayıtların başının ve sonunun eksik olduğunu daha önce belirtmiştik.
[81]
1854-55 tarihli cizye sayımında Resmo’da 7.263 adet cizye yükümlüsü tespit
edilmiştir. BOA. ML. VRD. CMH. no. 1335.
Bu sayıları özellikle cizye yükümlüsü sayıları ile karşılaştırdık. Çünkü
kayıtların her biri kendi başına bir nüfusu ifade etmekten çok bir haneyi ifade
etmektedir. Bazen aynı kayıtta isyana katılan ve mallarına el konulan bu
kişilerin çocuklarının da ölmüş ya da kaçak olduğu yazılmaktadır. Ancak bu
çocukların sayılarını tespit etmemiz mümkün olmadığından her bir kişiyi bir
hane olarak kabul ettik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder